Kurumsal vs Girişim
Bu konu ile ilgili birçok yazı mevcut biliyorum. Fakat ben sizlere kendi yaşadıklarımdan gözlemlediğim son derece temel birkaç farktan bahsetmek isterim.
Bu konu ile ilgili birçok yazı mevcut biliyorum. Fakat ben sizlere kendi yaşadıklarımdan gözlemlediğim son derece temel birkaç farktan bahsetmek isterim.
Mezun olmamın uzerinden tam 18 ay geçti. Birçok farklı deneyimim oldu. Bu geçen zamanda yaşadıklarımı bana öğrenciyken anlatsalar kesinlikle inanmazdım. Bunun nedeni ise bir mezun için ilk 18 ayın hayatında çok şey değiştirdiğini henüz bilmeyişimdi. Son yılımda tam anlamıyla olmasa da, üniversite hayatım boyunca hep kendimi plazalarda, takım elbise ile hayal etmiştim. Kafamdaki bu resim aslında lise yıllarımdan kalmaydı. Günler geçtikçe ‘Beyaz Yaka’dan uzaklaşıp, kurumsal devlerde mühendislik hayallerine, daha sonra da girişimcilik dünyasına yönelmeye kadar geldim. Bütün bu hayalleri hissetmek aslında çok keyifli ve sağlıklıydı.
Ragbi ile üniversite hayatımda – tahminen 2009 Ekim’de tanıştım (bknz. ODTÜ’nün Nimetleri). Daha öncesinde bu spor dalı ile ilgili hiçbir bilgim yoktu. Olsaydı bile yapabileceğime inanmazdım herhalde. O zamanlarda oda arkadaşım olan Okan Okyay’ın – kendisi 1 senedir ragbi oynamaktaydı – ısrarları sonrasında ilk antrenmanıma katıldım ve ODTÜ Ragbi ile tanıştım. Bu noktadan itibaren hikaye kısmını ‘ODTÜ Ragbi’ konulu bir yazıya bırakmak istiyorum.
Uzun zamandır aklımda olan, kendimi geliştirme yönünde büyük katkılarının olacağını düşündüğüm, aynı zamanda dünyaya birtakım düşüncelerimin aktarımını sağlayacağına inandığım bir meşgale benim için blog yazmak. Sonunda üşengeçliği bir kenara bırakıp, işten güçten başımı kaldırabildiğim bir bayram (tatil) gününde kolları sıvıyorum. Herkese şimdiden iyi okumalar dilerim. Umarım aynı şekilde bu süreçten keyif alabiliriz.